Millî Eğitim Bakanlığı’nın son dönemde gündeme getirdiği ve Türkiye yüzyılının eğitimdeki büyük hedefi olarak ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, eğitim sisteminde köklü bir zihniyet değişimi vaadiyle ortaya çıktı. Bu modelle birlikte sadece ders içerikleri değil, eğitimin felsefesi de yeniden tanımlanmak isteniyor. Ama gerçekten bu model yeni mi, etkili mi; teorisi ve pratiğiyle uygulanabilir mi? İşte tartışma da tam burada başlıyor.
*
Modelin temel iddiası, öğrenciyi sadece akademik olarak bilgi yüklenen bireyler değil, ahlaki ve kültürel olarak da geliştirmek.Kulağa hoş gelen bu yaklaşım kağıt üzerinde olumlu görünüyor. Evet, eğitim sadece öğretilenleri ölçen sınavlardan ibaret olmamalı. Ancak bu tür büyük iddialar, geçmişte de çok duyuldu ve kısa sure içinde unutuldu. Kadroların değişimiyle yapılanlar tozlu klasörlerdeki yerini aldı. Umulur ki bu kez aynı akıbet yaşanmaz.
*
Bir edebiyat öğretmeni ve aynı zamanda yönetici olarak uygulamanın birinci yılının sonuna yaklaşırken bu yeni modelin düşündürdüklerini paylaşmaya gayret edecek, aklıma takılan soruları sormaya çalışacağım.
*
Hatırlanacağı gibi her yeni müfredat değişikliği benzer vaatlerle geldi. Sanırım, sadece 2002-2023 yılları arasında 18’e yakın değişiklik yapıldı. Hem bu değişiklikler kısa sürede akamete uğradı hem de sonuçları hep tartışmalı oldu. Bu yüzden, tecrübelere bakarak Maarif Modeli’nin de sadece bir “yeniden isimlendirme” olma riski oldukça yüksek görünüyor. Bir diğer sorun, modelin ne kadar bilimsel bir temele dayandığıdır. Ayrıca paydaşlarla yeteri kadar tartışılıp tartışılmadığı da sorgulanan hususlardan biri. Geri bildirimler üzerinde düşünülüp değerlendirildi mi, kişilerin ve kurumların önerileri dikkate alındı mı belli değil.
*
Model üzerinde yeterince durulduğuna, geri bildirimlerin değerlendirildiğine dair kuşkular oldukça fazla. En azından birçok kurum ve kişi öneri ve eleştirilerinin dikkate alınmadığını düşünmekte.
“Yerlik ve millilik” vurgusu, kulağa hoş geliyor. Ancak bunun ne oranda başarılacağı, öğrencileri dünyadaki güncel bilimsel gelişmelere entegre edeceği de sorgulanacak hususlardan biri olarak ortada durmaktadır.
*
Eğitim sisteminin önceliği, öğrenciyi hem kendi kültürüyle mücehhez kılmak hem de ona küresel bilgiyle yarışacak beceriler kazandırmak olmalı. Maarif Modelinin bu dengeyi ne kadar kurabilceği önümüzdeki süreçte görülecektir. Henüz bu konuda somut bir belirlemede bulunmak erken olmakla birlikte modelin uygulandığı sınıf düzeylerindeki öğrencilere bakıldığında bunun henüz başarılamadığı, iddiaların havada kaldığı görülmektedir
*
Öğretmenlerin bu yeni modele ne kadar hazırlanabildiği, hazır olduğu da önemli bir tartışma konusu olarak orta yerde durmaktadır. Çünkü uygulamadaki en büyük etken öğretmenler olacak, en büyük yükü yine onlar sırtlayacaktır. Yeni müfredat, yeni anlayış, yeni materyaller… Peki, öğretmenler bu dönüşüme ne kadar dahil edildi? Sadece seminerlerle ya da genelgelerle; anlatıcıların/formatörlerin eline verilen sunumlarla bu büyük değişimin hayata geçirileceğini düşünmek hayalden öteye geçmez. Ayrıca eğitim öğretimin devam ettiği bir zaman diliminde binlerce öğretmen ve yöneticiyi sınıftan almak eğitimde öğrencilerin geri kalmasına, okullarda kargaşa ortamının doğmasına sebep olmaktadır. Seminerlerin düzenlenme sıklığı da modelin anlaşılmasında ne kadar yetersiz kalındığını gözler önüne sermektedir.
*
Sonuç olarak Maarif Modeli, iyi niyetli bir proje gibi görünüyor. Eğitimi gerçekten dönüştürmek istiyorsak, sadece müfredatı değil, sistemin tamamını sorgulamalı ve iyileştirmeliyiz. Bu projenin en önemli paydaşı olarak öğretmenlerin programı içselleştirmelerini sağlamak, seminerlelrle, sunumlarla bu işin yapılamayacağı görüldüğüne gore uzun soluklu, dört başı mamur bir yol takip edilmesi gerektiğini anlamalı ve gereğini yerine getirmeliyiz. Bunun için 2025 yılının yaz tatilinde bütün öğretmenlerin üniversitelerin eğitim fakilteleriyle yapılacak işbirlikleri çerçevesinde bulundukları şehirlerde müfredat uygulamaları için hazır hale getirilmesi iyi bir seçenek oolacaktır. Aksi halde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli de önceki değişiklikler gibi akamete uğrayacak, belki de unutulup gidecektir.