Ünlü Fransız düşünür Jean Jaques Rousseau (Jan Jak Russo) (1712-1778) önemli bir iddiada bulunmuş ve şöyle demiştir: "Bırakın çocuğunuzu Notre Dam'ın papazlarıyla Sorbon Üniversitesi'nin profesörleri ahlakını bozmasın" Russo, papazı ve akademik despotu okuldan çıkarın zira onlar çocuğunuzun ahlakını bozuyor demek istemiştir. Ne garip bir tecellidir ki bizim ülkemizin her tarafında bolca bulunan yarım aydınlarımız, batıdan gördüğünü aynen kopyaladığı için Russo’yu da filtresiz yutmuş ve bundan yola çıkarak ülkemizde din adına ne varsa hepsine karşı çıkmıştır. Yeni devletin ilk yıllarında eğitim sahasında olup ta dine karşı olmayan insan hemen hemen yok gibidir. İlkokul yıllarınızı göz önüne getirin. Çocukluk yıllarımızdan kalan acı bir intibadır bu: Öğretmenlerimiz köyümüze, mahallemize dışardan gelmiş ve misyonu eski köye yeni nizamat vermeye çalışan projelendirilmiş bireylerdir. Onlar birçok yönüyle tamamen başkalarıdır. Nevzuhur insan mühendislerimizin asıl ve asli görevleri geçmişe ait ne varsa iyi-kötü ayrımı yapmaksızın tümünü çöpe atarak, yeni adına ne varsa faydalı-zararlı tefriki yapmaksızın hepsini topluma empoze etmektir. Siz buna ideolojik körlük te diyebilirsiniz. Giyimleri köydeki insanlara hiç benzemez, elbisenin nasıl kibirlenme vesilesi olduğunu onlardan öğrenmiştir fakir köylü halkı. Ya da kasıla kasıla yürüyerek çalım satmanın. Yüzsüzlük yaparken en ufak ahlaki bir endişe duymazlar. Köy yumurtasını, tavuğunu, sebze ve meyvesini çok sevmelerine rağmen bunları yerken köylüden bir şekilde uzaktırlar. Hasılı köylü ile haşır neşir olmaları pek görülmüş değildir. Misyonlarının gereği neyse ona uygun tavırlar içinde olagelmişlerdir genelde. Kısaca Müslüman halkımızı sekülerleştirme ameliyesinin en etkin unsurlarından biri olan batıcı öğretmene “misyoner öğretmen” denilebilir. Misyoner öğretmen, Russo’yu anlamayan başka bir ifadeyle söylemek gerekirse yanlış anlayan yabancılaşmış öğretmendir. Russo’yu doğru anlamaya çalışırsak onun hedefindeki Notre Dam Papazı, bilimsel gelişmelere kapalı, çevresine Hristiyan skolastiğini ören, dogmatik inançların adamıdır. Böyle bir kişi din adamı da olsa ona çocuklar eğitilsin diye teslim edilemez. Çocuğumuzun teslim edilemeyeceği ikinci kişi akademik kariyeri akademik despotizme dönüştüren bilim adamı kisveli kişidir. Her şeyi akademik kariyer ölçeği ile tartmak insan onurunu hiçe saymanın başka bir adıdır. Oysa insan olmak bizatihi bir şereftir. İnsanın doğuştan getirdiği bazı üstün meziyetler akademik süreçle kazanılamayacağı gibi kaybedilmesi bile mümkündür. Bu bakımdan asıl olan fıtrattır, bozulmamış fıtrattır. Fıtratı bozulmamış öğretmen “muhterem Öğretmen’dir.