Asrın hırsızlık olayının yaşandığı ülkemizde devletimiz olayı tüm ciddiyetiyle incelemekte ve adaletin haktan yana tecelli etmesi tüm gayretini sarf etmektedir. Bir şekilde yetimin hakkını ruhu kararmış, insaniyet vasıflarını yitirmiş, milletine ihaneti sıradanlaştırmış, üç kuruşluk menfaati uğruna dünyayı yakmaktan geri durmayacak kadar gözleri dönmüş, esfeli safilin derekesinde hayat süren adi insanlara yedirmeyecek azim ve kararlılıkta olduğunu görmek elbette bizi ziyadesiyle sevindirmektedir.
Devletimizin bu kararlı duruşunu akamete uğratmak isteyen dahili ve harici bedhahlara rağmen gün geçmiyor ki dava üzerine gidişlerde dalgalar görülmesin.
Bu davayı akamet uğratma adına ellerinden gelini ardına koymadan canhıraş saldırılarla oluşturulan algılar, her şey hukuki iken bunu siyasi zemine çekmeye çalışanlara karşı içlerinden Erkan Çakır isminde eski yöneticilerden birinin “Neden herkes hükümete yükleniyor? Yargı sürecini başlatan bizleriz. Olay nasıl döndü dolaştı hükümete geldi? Gidip ifade verenlere bakın bir tane Ak Parti’li var mı?” sözleri tüm gerçekliği ayan beyan ortaya koymaktadır.
Gazete manşetlerinde davada beşinci dalga diye yer verilen haberde bir zamanlar “iktidarı TRT’de canlı yargılayacağız” şeklinde söz sarf eden Aykut Erdoğdu’nun yolsuzluktan göz altına alındığını öğreniyoruz. Haberin devamında “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk soruşturmasında 47 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Partilileri tehdit eden CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu da bulunuyor.” bilgisini okuyoruz. Etme bulma dünyasıysa burası büyük lokma yiyip büyük laf etmeyeceksin der atalarımız.
Bu Aykut Erdoğdu denen kin ve nefretiyle maruf, boyundan büyük laf eden adam, iktidar hakkında ettiği iftira dolu sözleri sarf edişinin sebebi öyle anlaşılıyor ki İ.Oğlu üzerinden kurgulanan kumpasın kesinlikle gerçekleşeceğine olan inançlarıdır.
Bu kumpasın arkasındaki karanlık güce nasıl inanıp teslim olmuşlarsa Uğur Dündar da aynı manaya gelen sözler söylemişti. İfadesinde yakın bir zamanda iktidarın öyle böyle değil çok fena bir şekilde çökeceğinden bahsediyordu ki sevincinden ağzı kulaklarındaydı adeta. Nasıl bir şey bu diye soranlara da kendinden gayet emin olarak fazla bilgi vermem uygun olmaz diye de olacakların bir yerde altını çiziyordu.
Hele hele patavatsızlığıyla ünlenen muhalefetin Adana milletvekili Ali Mahir Başarır, bu ülkede kesilecek binlerce kelle meselesini bile dolamıştı diline.
Malumunuz şimdi de Özgür Özel bu konuda freni patlamış hurdalık kamyon gibi yokuş aşağı sağa sola çarparak tozu dumana karıştırıp bir meçhule doğru yol alıyor.
Bu olup bitenleri görünce 15 Temmuz hain girişiminden sonra FETÖ için söylenenler geldi aklıma. O gün FETÖ kumpasının kimler tarafından kurulduğunu çok iyi bilen uluslararası ilişkiler uzmanı kalemler 'millet olarak 15 Temmuz hain darbeyi engellesek de bunu yapanların bununla kalmayacağı" yönünde fikir beyan ederek yazıp çizmişlerdi.
İ. Oğlunun FETÖ'nün TV kanalında spor spikerliği yaptığı düşünüldüğünde uluslararası uzmanlarının o gün dile getirdiği tespitlerinin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.
Paralel yapılmanın bugün de aramızda maske takarak dolaştıklarını göz ardı etmemek gerekir. FETÖ alçağı ABD'de geberse de attığı tohumların ilk fırsatta filizlenmek için talimat beklediklerini unutmayalım.
15 Temmuz'da girişilen hain darbeden daha büyüğü mü olur diyerek rehavete dalanların üstelik FETÖ'ye karşı girişilen saha temizliğinin abartılı olduğu yönünde iktidarı eleştirenlerin safdilliği bırakıp son yolsuzluk olayının arka planını çok iyi okumalarını tavsiye ederim.
Bu safdilliler iyi okuyabilirlerse İ.Oğlu üzerinden ülkemizi nasıl bir uçurumdan aşağı yuvarlamak istediklerini göreceklerdir. İşte o andan itibaren İ. Oğlu engellenmeseydi başımıza gelecek felaketlerin 15 Temmuz hain girişiminden kat be kat daha yakıcı ve yıkıcı olacağını anlamış olacaklardır.
Meğer İ.Oğlu üzerinden korku imparatorluğu kurulmuş. Girişilen yolsuzluklarla hem ekonomimize darbe indirilmiş olacaktı hem de dağıtılan paralarla yıkım ekibi kurulacaktı. Korku ve menfaat kıskacıyla kendilerine hizmet etmeleri için bağladıkları karanlık tiplerle terör estirip millet sindirilecekti. Algı savaşlarıyla yanlışlar doğru gösterilecekti. Yirmi yılı geçkin bu iktidar dönemindeki tüm kazanımlar yerle yeksan edilecekti. Ali Mahir Başaran'ın özleminde olduğu oluk oluk kanların akıtılacağı o özleminde oldukları günler gelmiş olacaktı. Uğur Dündar'ın açıklayamam dediği manzara gerçekleşmiş olacaktı. Aykut Erdoğdu'nun hayalini kurduğu iktidarın sözde yolsuzlukları TRT kanalında canlı yayınla millete arz edilmiş olacaktı.
Devletimizin derin aklı ve keskin ferasetinden dolayı yok oluşumuzu başlatacak uçurumun eşiğinden son anda döndük.
Tezgâhlanan oyun o kadar kirli ve korkunç ki eğer bozulmasaydı Anadolu bize ebediyen mezar olması içten bile değildi.
Kovuşturma derinleştikçe tehlikenin devasa büyüklüğü ve vahameti iyice belirginleşmeye başlıyor.
Bugüne kadar yapılan sokak eylemleri ve hala devam eden sahiplenme girişimleri bu kumpastan sıyrılma adına son bir umut olur düşüncesiyle sergilenmektedir. Gölün 'ya maya tutarsa' beklentisiyle, düşülen denizde sarılınan yılandan olası kurtuluş hayalleri bunların sona geldiklerinin dışa yansıyan son görüntüleridir.
Karşımızda öyle kirli bir deniz var ki düşen yılana değil İmamoğluna sarılıyor. Nasıl bir yılansa. Yılana sarılan kurtulur da bu İmamoğlu’na sarılan kim varsa hepten boğulacaklar. Bizden söylenmesi.
Mustafa SALİM
1 Haziran 2025 Ankara.