MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

15 TEMMUZ: GÖRÜNENE DEĞİL ARDINA BAK

16 Temmuz 2025 Çarşamba 06:00

15 Temmuz’dan sonra ne halde diye darbecilerle çatışmaların yaşandığı yerleri ziyaret ettik. 16 Temmuz'da Kızılay'da darbecilerin izleri her yerdeydi. Biz genelkurmayda çatışmalar olduğunu, meclisin bombalandığını haber almıştık. Külliye'nin bizim olduğumuz tarafında tanklar sivilleri geçemedi ve Külliyeye giremedi. Diğer kapısından da denemişlerdi, başaramamışlardı.

Saray dedikleri yer devletin kalbiydi. Devletin kalbine doğrultulmuş hançeri bu millet hainlerin elinden alıp onların tam kalbine sapladı.

Askeri araçlar, zırhlılar, tanklar çekilirken millet öfkesinden o araçların üstüne çıktı. Bazı askerler ateş etti, vatandaşlarımızdan vurulanlar oldu.

Askerler, bildiğimiz askerlerdi ama içlerinde fetöcü hainleri de gördük. Bize nefretle bakıyorlardı. Biz de onlara baktık... Onlar milletin öfkesinden korkup kaçtılar. Bizler mıh gibi yerimizde durduk.

Jandarma'da sabaha kadar çatışmalar oldu. Polisler zaman zaman karşılık veriyordu. Biz polislere destek için gittiğimizde bize eğilin diyorlardı. Çünkü Jandarma'dan açılmış bir pencereden ateş ediyorlardı. Jandarmanın içinde yaşananları sonradan film olarak izledik.
Helikopterler geliyor, külliyeyi bombalıyor ve ateş ediyordu.

Güçlü bombaları yoktu ama polisler yine de karşılık veriyordu. Bir kaç defa polisler havan benzeri roketler gönderdiler. Çok cılız ve zayıftı. Roketten çok havai fişeğe benziyordu. Havadan süzülüşünü gördüğümüz o şeyin helikopteri vurmasını nefesimizi tutmuş bekliyorduk. Her seferinde atılan füze helikopteri ıskaladı. Aslında helikopterin irtifasına bile çıkamadan düştü.

Külliyenin ne kadar savunmasız olduğu o gün anlaşıldı. Ondan sonra hava savunma mevzileri yerleştirildi. Bugün külliye modern bir kale gibi korunuyor.

Külliyeden MİT görünüyordu. MİT'i bombaladıklarını gördük. Ateş edişlerini, çatışmaları uzaktan gördük. Emniyeti bombaladıklarını da duyduk. Oralardan arkadaşlar bizlere görüntü atıyordu. Dehşet çatışmalar vardı, sivillere helikopterlerden ateş ediliyordu.

Bir ara korkunç bir patlama oldu. Büyük bir patlamaydı. Meclisi bombalamışlar... Külliyeye gittiğimizde de patlamalar oluyordu. MİT ve Emniyeti o sıralarda vurdular. Polislerin beti benzi attı bir ara. Ne oldu dedik, Gölbaşı özel harekâtı şerefsiz FETÖ'cüler vurmuş, 50'den fazla özel harekatçı şehit olmuş.

Sonradan bu şehitlerden birinin Şehit Demet Sezen olduğunu öğrendik. Annesine ve babasına taziyeye gitmiştik. Demet o gün nişan yüzüğü takacakmış. Yavuklusu da özel harekatçı. Erkenden göreve çağrılmış ikisi de. Tören iptal edilmiş. Kül olmuş cenazeleri de yanyanaymış. Kül olmuş dedim, çünkü fetöcüler en güçlü ve en yüksek patlayıcılı bombayı atmışlar. Şehitlerin bazılarının çelikten silahları bile oluşan yüksek hararetten erimeye yüz tutmuş.

O gün sabaha doğru ortalık sakinleyince, havada helikopterler kalmayınca bizde rahatlamıştık. Gecenin yorgunluğuyla hiç uyumamış olanlar yolun kenarında, arabada, orada burada uyumaya başlamıştı. Bende aracımı alıp bir çıkış aradım. Her tarafı kum dolu kamyonlar kapatmış, külliyeye giren yollarda çıkan yollar da kapatılmıştı. O sırada bomba atıldı külliyeye, gördüm. Bana uzaktı. Sonra bir daha atıldı. Arkadaşımı arayıp sordum, ne haldesin ve ne oldu diye sordum. Endişelenmiştim, çünkü 5 dk önce bende oradaydım.

“Bomba attı şerefsizler, insanlar öldü, yarılar var” dedi. Sen nasılsın dedim, iyiyim dedi. Masum, sivil insanların üzerine son bombalarını attılar. Üstelik gün ışımıştı. Milletin silahıyla milleti vurdular. İşte bu yüzden onlar hain, şerefsiz, kansız ve vicdansızdı.

Nasıl bir melanet oldukları, nasıl mankurtlaştıkları herkese malum oldu. Biz zaten bunların ne olduğunu biliyorduk. Kendilerine bile söylemiştik, yanlış yoldasınız diye.

Allah adına bu necip millete tuzak kurdular. Allah bu millete acıdı, onlara acımadı. O gece bizden korkuyu aldı, onlara verdi. Millet silahları gördü mü kaçar dediler, kendileri milleti görünce kaçtılar.

Milletin fetövari yapılarla imtihanı bitmedi. Sanmayın ki sadece dindar görünümlü fetövari örgütler ve yapılanmalar var. Fetö her yere sızmıştı. Onları dizayn eden akıl fetö benzeri dindar yedek örgütler yapılandırdığı gibi seküler, laik, Kemalist, milliyetçi örgütler de yapılandırır. Bu nedenle nasıl göründüğüne bakma, ne olduğuna bak.

Yıllarca hoca diye yutturdukları kişi papaz çıktı. Altın nesil dedikleri mankurtlaştırılmış kuklalar çıktı. Atatürkçü YARSAV’a bile sızmış bu hainler. Kemalist maskesiyle… O yüzden görünene değil ardına bak.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #